28 Temmuz 2012 Cumartesi

Sylvia Fowles



WNBA'nin ve doğal olarak dünyanın en dominant oyuncusu.1.98 boyunda ve 90 kilo ağırlığındaki bu dev kendini savunan oyunculara boyalı alanı dar etmeye devam ediyor Chicago Sky formasıyla.Türkiye'de de Galatasaray MP’de izleyeceğiz onu Avrupa’da kadın basketbolu sezonu başladığında.2008-2010 arasında o da pek çok WNBA yıldızı(Lauren Jackson,Sue Bird,Diana Taurasi) gibi Spartak Moskova forması giyip 2 defa Euroleague'de şampiyonluk sevinci yaşadı, WNBA'de ise takımsal anlamda pek bir başarı sahibi değil ama böyle bir oyuncunun şampiyonluk sevinci yaşamama ihtimali de yok maalesef.Onu durdurabilecek biri yok çünkü şu anda.

Fowles; Miami eyaletinin Florida şehrinde doğu.2 erkek 1 de kız kardeşi vardı ve maddi zorluklarla dolu bir çocukluk geçirdi.Fazla sayıda okulda basketbol oynadı ama ilk başarısı Edison Senior Lisesini 2 kez bölge şampiyonluğuna taşımasıydı ve bunun üzerine Gulliver Preparatory Okuluna transfer oldu.Burada 20.6 sayı 11.6 ribaund ortalamaları yakalayan Fowles, takımını 3A Bölgesi şampiyonu yaptı.Sonrasında da McDonalds All-American maçına çağırıldı ve 2004 yılında WBCA High Scholl All-American game maçında 15 sayı atarak MVP oldu.


KOLEJ KARİYERİ

Louisiana State Universitesinde başladı kolej kariyeri.Burada oynadığı 36 maçta takımının NCAA final four'a kalmasında çok önemli rol oynadı. 2. yılında ise bütün maçlarda ilk 5 başlayarak takımını bir kez daha final foura taşıdı. 3. sezonuna girdiğinde ise aynı başarı bir kez daha tekrarlanınca Fowles, All-American şerefini kazandı.21 Kasım 2007'de Louisiana at Lafayette Üniversitesine karşı oynanan maçta smaç atmayı başardı ve Amerika kolej maçlarında smaç atan 6. kadın basketbolcu oldu.

2007 Aralığında Miami Üniversitesine karşı oynanan maçta sağ diz menüsküsünden sakatlandı Fowles ve birkaç hafta parkelerden uzak kaldı.Ancak dönüşü muhteşem oldu 2008 SEC Yılın Oyuncusu ödülünü aldı.Ardından 24 Mart'ta oynanan bir NCAA turnuvası maçında topladığı ribaundlarla tüm zamanların en çok ribaund alan oyuncusu oldu.Bu başarılarla geleceğin yıldızının NCAA kariyeri de sonlanmış oluyordu ve görkemli kolej kariyerinin ardından sırada 2008 WNBA draftı bekliyordu onu.


WNBA KARİYERİ

Sylvia Fowles, 2008 WNBA Draftında NCAA’den ezeli rakibi Candace Parker'ın ardından 2. sırada Chicago Sky tarafından seçildi.İlk yılını 10.8 sayı 7.6 ribaund ortalamaları tutturarak bitirdi.Candace Parker çaylak yılında normal sezon MVP'si olurken o bekleneni tam anlamıyla verememişti ancak 2 sezon sonra istatistikleri 17.8 sayı 9.9 ribaunda kadar getirdi ve 2011 sezonunda 20-10 ortalamasını yakalamayı başardı ve öyle de gidecek gibi.


Ayrıca 2009 WNBA All Star maçında ikinci deneyişte smaç atmayı da başardı.Tabi herkes onu boş bırakıp bu smacın kolaylaşmasını sağladı ancak bu smaçla Lisa Leslie(2005) ve Michelle Snow'dan sonra WNBA tarihinde smaç atan 3. basketbolcu oldu.

2008 Pekin Olimpiyatlarında altın madalya kazanan ABD takımında oynayan Fowles, Avrupa'da Spartak Moskova takımıyla 2 Euroleague şampiyonluğu yaşadı.2011-12 sezonunda Galatasaray Medical Park forması giyecek olan Sylvia Fowles, Tina Charles'la birlikte oldukça üstün bir ikili gibi duruyor ve uyumu da yakalarlarsa en büyük rakipleri Fenerbahçe'nin bu ikiliyi nasıl durdurabilecekleri merak konusu.

OYUN TARZI

Fowles'ın oyun tarzını 2000'li yılların başındaki Shaquille O'Neal gibi değerlendirebilirsiniz, o efsanevi durum yok tabi ama tarz aynı ve başarılı, durdurulması çok zor.Çok güçlü her şeyden önce ve kolları çok uzun.Bu fizikle harika da pozisyon alma kabiliyeti olunca istikrarlı bir şekilde doğru yerlerde alıyor topu ve sayıyı buluyor.Doğru yeri ise yarım daire civarları.Pick&roll'lar sonrası anında kendisini savunan oyuncunun arkasına geçip araya fiziği koyup yarım daire civarlarına yerleşiyor ve havadan gelen topu kimseye kaptırmıyor.Top eline geldiğinde ise fiziğini rakipleriyle arasına öyle bir koyuyor ki kimsenin onu yavaşlatma veya engelleme şansı kalmıyor.Mutlak sonuç turnike.



İyi bir şutu yok, geniş de bir oyun alanı yok ama etki alanı dar olmasına karşın o alanda etkisi oldukça yıkıcı.Havadan top geldiğinde eğilip bükülmeden topu havada tutup bitirebiliyor pozisyonları.Genelde post-up'tan ziyade daire civarlarında servisleri toplayıp sayıyı bulur ancak post-up yaptığı zaman sağ-sol elini kullanma yeteneğiyle bitirme konusunda çok sıkıntı yaşamıyor, Tina Charles kadar fazla post-up oynamıyor, fadeaway şutu da yok belki ama gücünü en verimli şekilde kullanması, etkili olduğu yerlerde kolayca yerini alabilmesi çok özel bir oyuncu ve sayı kralı adayı yapıyor onu.Çünkü ne yapacağı belli olsa da onun amacını engelleyebilmek hiç kolay değil.Pick&roll sonrası serbest atış çizgisi civarlarından şut attığında genelde başarısız oluyor, şutu da olsa zaten neler olur bilemeyiz ancak Galatasaray'ın yapması gereken tek şey çember civarlarında onu beslemek, oraya gömüldüğü anda bombeli bir şekilde topu Fowles'a göndermek ki Prince bu konuda tecrübeli, Taurasi de pas atma konusunda asla korkak değildir ve gördüğü anda gönderir zaten, geriye kalan Işıl’ı da bu sisteme adapte etmek.


Savunmasına baktığımızda Ömer Aşık'ı düşünün, aynısı diyebilirim.Harika bir çember savunucusu.Öyle bir kulaç uzunluğu var ki kısalar kaybolup gidiyor, uzunların da direk dengesini bozuyor bu durum, tostluyorlar Fowles’a adeta.Post-up savunması yaptığı zaman rakibine mesafe bırakıp onu daire civarına sokuyor, rakip durup turnikeye kalkarken Fowles kollarını kaldırıp köreltiyor savunduğu oyuncuyu ve rakibe topu çemberden geçirme şansını fazlasıyla sınırlıyor.Pick&roll savunmasında kısaları da savunmak zorunda kalıyor ara sıra ancak çember civarlarına geldiğinizde onun üzerinden sayıyı bulmak çok çok zor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder